ERKEK OLMAK



Yukarıdaki alıntı Katharine Burdekin'in 1934'te İngiltere'de yayınlanmış ütopik romanı Mağrur Adam'dan. Anlattığı bir ütopya, ama dönemin İngiltere'sinin sosyal yaşamından derin izler taşıyor. Burada ilginç olan nokta kadın erkek arasındaki farkı tanımlayışı. Bizim hala yürürlükte olan sosyal hayatımızla ne kadar da benzeşiyor. "Bütün erkeklerin erkek olmayışı, bir oğlanın erkek gibi büyümesi için sürekli büyüklerinin gözetiminde olması gerektiği ve bir tür sert eğitimden geçmek zorunda oluşu" tümcesi bizde bir eğitim olmasa da onun yerini tutan başka unsurlar olması ile 21.yy.'daki Türk toplumunu tanımlayıcı nitelikte. Erkek doğduğu andan itibaren, "karı gibi gülme", "karı gibi kırıtma", "karı gibi korkak olma", "karı gibi oturma" (erkek gibi, bacaklarının arasındaki farkı gösterircesine ayırarak otur) şeklindeki sözlerle kodlanarak ya da "sünnet olmadan erkek olunmaz", "askerliğini yapmamış adama erkek denmez", "milli olmadıysan erkek değilsin" gibi erkeklik kriterleri önüne sürülerek, belli bir yaşa kadar evlenmemiş erkekler "ibne misin oğlum?" sorusuyla yaftalanarak "erkek" cinsiyetleri oluşturulur. Yoksa sadece bir penise sahip olmak ya da onu kullanıp kullanmamak erkek olmak için yeterli değildir toplum nezdinde. Hatta penisin halk arasındaki adı bile bebeğin büyüyerek erkek olma yolunda attığı adımlara göre değişir, serpilir. Eğer bedensel olarak büyümüş ve erkek olma yolunda yukarıdaki adımların hiçbirini atmamışsanız, onun adı da "ufaklık" olarak kalır. Tabii buradaki benzetmelerin hepsi aşağılamak amaçlıdır erkeği, "karı gibi" benzetmesi de aynı amaçlıdır ki o da toplumumuzda kadına verilen değeri/değersizliği gösterir. Çünkü yukardaki bütün kodlama ve şartlanmalar erkek egemen bir toplumun ürünüdür...

Yorumlar

Popüler Yayınlar